Her İnsan Bir Uçurumdur

Her İnsan Bir Uçurumdur

Sen gittiğinden beri uçurumlardan aşağı bakıyorum… hayatımızın içinde , hep yanımızda bulunan o uçurumdan aşağı…

hani sana rastlamadan önce yüzleştiğimi söylediğim ve ta derinliklerine indiğim kendi uçurumuma bakıyorum bu günlerde…

O zamanlar insanlarla neredeyse hiç konuşmayarak hayattan elimi ayağımı çekip içime dönmüştüm… kimdim, neydim, hayattan ne bekliyordum gibi sorularla başlayan sorgulamalar sonucunda kendime, kendi çarpıklığıma ulaşmıştım…

Hepimizin içinde olan ama çoğumuzun yüzleşemediği, kendimize bile yalanlar söyleyerek sakladığımız sakat yanımız misali…ben o sakat yanımla yüzleşmiş, ondan sonraki zor zamanlarımı da seninle atlatmıştım… şimdi sen yoksun ve ben yine o uçurumların dibindeki çarpık, sakat ya da belki tek düzgün ve sağlıklı yanıma bakıyorum…

Bu yolculuğa bir daha çıkmam lazım bunu benim kadar sende biliyorsun… o yüzden hayatla bağımı sen gittikten sonra tekrar kestim… iç dünyama dönmek için sakladığım o yazılarımı tekrardan okumaya başladım…bir de yeni bir yazarla tanıştım; hani tanıştığı herkesten kendisiyle birlikte intihar etmesini isteyen yazarla…

belki şimdi karşıma çıksa bende onunla son yolculuğa çıkardım…, o ruhunun kendini kemiren aşırılığı içindeyken bende senin yokluğunun yarattığı eksiklikle hayata gözlerimi yumardım…

O yazarın sürekli savaşıp yenemediği ve sonunda teslim olduğu şeytandan bende de var gibi geliyor çoğu zaman. Ancak ben onunla işbirliği yaptım; bizim anlaşmamız, ruh huzursuzluğuna karşı onun beni korumasını istedim… tabi şeytan ne kadar korursa.

Şu an anlıyorum ki; anlaşma yerine onunla mücadele etseydim, belki yanımda olabilirdin… belki de onun sesinin beni yönlendirmesine izin vermeyip senden aldığım güçle savaşı kazanırdım kim bilir…

Sonunda “zor zamanlarda yaşadı, türküler söyledi, üzüldü… Burada ölümü aradı ve ölümsüzlüğü buldu” yazan bir mezar taşım olurdu o yazarınkine benzer… kim bilir…belki….’
“her insan bir uçurumdur. Başını döndürür kişinin gidip aşağı bakınca…
“sen benim başımı döndürdün, sadece gözlerine bakmam yeterliydi bunun için… kendi içime bakınca da başım dönerdi, seninse içime tam bakmana asla izin vermezdim, vermedim”…’

Bir yasamisligin tehlikeli virajlarına çağırma beni.
Arsız hayallerimden yeni soyunmuşken,
Gelemem.
gelirsem;
kan tutar,o kadar kırmızı çok bana,
terkedilişin bir çocuk oyununun en terli yerinde;yemeğ e çağrılış kadar buruk ve
küskün olur,dayanamam küskünlüğe;onarılması güç yaralar bırakır,rüyaları n o tek kişilik melodramlarına.

Bir yasamisligin davetkar kızıllığına çağırma beni.
Felç olmuş yalnızlığımı giyinmişken,
gelemem.
gelirsem;
kan tutar ,o kadar kırmızı çok bana,
gelirsem,göremem gözlerini;gözleri olmayan bir çığlık olur trafik lambaları,ve mavi yanar rastlantısal birlikteliklere.

Alamadım, verdim ben sana yenildim

Hangi jilet markası daha kırmızı yapar kanı ?
Denemeliyim.
..ve hangi kesiş,hangi kesişme acıtır yüreğimi?
..ve hangi kestirmeler; kestirebilir bu kalbimin septik sancılarını ?

Sana fulyalarla bezenmiş bir intihar sunacağım.
yabancisi oldugum bi ulkenin havaalanindaki dis hatlar yolculuklarinda;
unutulmuş,baharlarla tütsülenmiş.

Sana dilsel intiharlar bırakacağım;unutulmuş ilkel kavimlerden emanet ve kadim bir uygarlıktan miras
Servi serinliğinde, mavi karanlıklara adanmak için.

Gözlerinin neresinden dönülse kârdır.????

Yavaşça çekileceğim rüyalarından,suyu çekilen bir ırmak gibi kalakalacaksı n
Ki;
Gölgem bile kalmayacak,evinin duvarlarında
Ne dudaklarında adım,ne de; teninde parmak izlerim; kalmayacak bana ait hiç bir kanıt
Düşsel yaşamının eşiğindeki ayak izlerim silinecek,
Bakalım o zamanda;
Böyle arsızca gülüp kaçabilecek misin…?

usulca damla içime,

bozmadan bulandırmadan rengimi.

becerebilirsen; sevişirken bak gözlerime

Yoksa durma ;vur sana uzanan ellerimi

ağlarken mi sevişilir ? sevişirken mi ağlanır ?

bir cümle,bir beyit talana,yağmaya dair.

tutuşurken kelimelerin; dudağıma değdir.

ya da

g

i

t

talan vaktidir, dolunay da yok,kimse görmez…
vur beni…

alıntıdır