Sevmek, emektir halbuki

“Birlikte yürüyen yok artık yolun sonuna kadar, kiminin gönlü kırık, kimi sevgiden yoksun” diye başlayan bir şiir yazmıştım bir kaç yıl evvel…

Burada söz ettiğim günlük yaşanan aşklara, bir macera uğruna kurulan sevgisiz yuvalara hepimiz şahit oluyoruz artık. Günümüzde bizim gibi bir yastığa kırk yıl baş koyan kaç çift kaldı ki!

Biz ne badireler atlattık, ne fırtınalar yaşadık, ne tuzaklardan kurtulduk da yıkılmadık; çünkü bunun en büyük sebebi aramızdaki kutsal aşktı…Kaç kişiye böyle bir aşk nasip olmuş ki!

Allah, bize başımızı hiç öne eğdirmeyecek, birlikte geçirdiğimiz hiç bir andan pişmanlık duyurmayacak, hiç bir karşılık beklemediğimiz gerçek bir aşk yaşattı ve yaşatmaya da devam ediyor.

Şükürler olsun!!!

Her zaman derim; Bir aşk bir ömre yetiyor, eğer ki gerçekse…

Ama bakıyorum da dört yanım sevgisiz yaşanan ve kolay tükenen, aşkın adını kirlettikleri hesaplı sevgilerle dolmuş. Bu yüzden hem çok ah alan, hem de çok yaralanan insan var…

Sevmek, emektir halbuki. Sevmek, kadir kıymet bilmektir. Ne kadar sevgisizleştik! İnsanın gönlü yüzüne yansır ve sevgiler paylaştıkta çoğalır, dertler de paylaştıkça azalır. Kulağımıza okunan bir ezan sesiyle dünyaya açarız gözlerimizi, bir sela sesiyle veda ederiz yaşama. Öyleyse neden bu sevgisizlik?

Kalplerimize kelepçe vurmuş gibiyiz. Sevgileri tutsak etmişiz, gönlümüzün en gizli saklı yerine. Bir hırs, bir bencillik bizlere yoldaş olmuş gibi sarmış benliğimizi. İnsanı insan yapan duygular yok oluyor artık… Yazık!!!

Sevmek, yaşamanın temeli derken sevmeyi unutuyoruz. Ne yaparsak yapalım, gönül kırmayalım! Kimsenin göz yaşlarının üzerine zafer çığlıkları atmayalım! Dostlarımızı, sevdiklerimizi kendi çıkarlarımız uğruna satmayalım! Çünkü hepimiz faniyiz.

Hırsı azimle karıştırmayalım! Eğer hırslar bize insan olduğumuzu unutturuyorsa, başkalarının üzerine basarak bir şeyler yapmaya çalışıyorsak, hep ben diyorsak, paylaşamıyorsak, doğruları kaybetmiş, kaybolmuş ve bence zavallı olmuşuzdur…

Ah’ların ağırlığı omuzlarımıza yüklenirse bir gün, nefes dahi alamayız. Öfkenin sonu daima pişmanlıktır, bunu anlayamıyoruz. Güleryüzlü olmak cömertliktir. Güleryüz dostluk yaratır.

Güzel huy fazilettir. Hırslarımıza köle olmayalım! Tanrı hepimizi hür yarattı. İnançlı olan kişi şükreder.

Sabırlıdır. Yoksul birini görünce, yoksulluğunu unutan kişi, şereflidir.

Alçakgönüllüdür. Karşılıksız sever ve sevdiklerine gönlünü açar. İnsan olmak, faziletli olmak duygu yüceliği ile kazanılır. İyi niyetli olmak insanın gönlüne ferahlık verir. “Sevmek en büyük ibadettir” demiş Yunus Emre! Şu kısacık hayat yolunda, kalbimizi kör etmeyelim.

Gönül gözüyle bakabilirsek, daha az hata yaparız. Sevgi her yarayı sarar. Bazen sımsıcak bir bakışta gizlidir, bazen bize uzanan sıcacık bir eldir, bazen şefkatle dolu bir yürektir, bazen gözlerden akan bir kaç damla yaş..

Bazen içimizde yanan bir ateş, bazen hasret, özlem, bazen de kavuşmaktır…

Ama herkes sevemez ki!!!

Sevmek, yürek ister. Hep bana, her şey benim olsun diyen kişinin, paylaşmanın asaletinden haberi yoktur. Vermek, hele karşılık beklemeden vermek insanı hafifletir.

Yüce Mevlana’mız demiş ki: “Sevgide güneş gibi, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi, hataları örtmede gecce gibi, tevazuda toprak gibi, öfkede ölü gibi ol…

Her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol…” Sizlere de ömrünüze güneş olacak gerçek sevgiler ve akarsu gibi dostluklar diliyorum…

 

Alıntıdır

Kaynak: http://gecce.com/

 

 

Alıntıdır