Zihninizdeki odaları keşfedin

Zihninizdeki odaları keşfedin

Zihninizdeki odaları keşfedin , Bu soruya yanıt aradığımızda, büyük düşünürlerin aciz kaldıkları görülür.

Her iki koluyla tenis topuna vurabilen ya da cirit atabilen sporculara nasıl hayranlık duyuyorsak, hangi beyinlerinin güçlü olduğuna bakmaksızın her tür konuyla en ince detayına kadar ilgilenen düşünürlere de gıpta etmeliyiz.

Kendinizi belli bir düşünür tipine sokmak, son derece sınırlayıcıdır. Tercihlerimiz hakkında bir fikir sahibi olduktan sonra, elimize geçen her fırsatta o yöne gitmeye çalışırız. Sürekli olarak, kim olduğumuza dair kavrayışımızı güçlendiren faaliyetleri seçerek kendi imajımızı yaratıcı ya da analitik diye pekiştiririz. Sınırsız olasılıklarımızı unuturuz.

Belki siz de şu yaygın rüyayı gördünüz: Evinizin çevresinde geziniyorsunuz ve birdenbire daha önce var olduğunu bilmediğiniz bir oda buluyorsunuz. Keşfedeceğiniz, döşeyeceğiniz ve zevk alacağınız bu yepyeni mekanın uyandırdığı heyecan aşikar; özellikle de küçükçe bir evde dört gençle birlikte yaşıyorsanız. Uyanmak ve böyle fazladan bir odamız olmadığını fark etmek, hayal kırıklığı yaratır. Evimizin tanıdık duvarları arasında oturmaya razı oluruz.

Zihnimizdeki “odalar” söz konusu olduğunda da benzer bir durum yaşarız. Matematik, bilgisayar, fen, yatırım ve araştırma odalarını kapatırız. Resim, çizim, şiir, tasarım ve müzik odalarına açılan kapıları kapatırız. Bütün kanatları kitleriz; “oraya gerçekten gidemeyeceğimize” inanırız. Farkına varmadan önce de orada boşlukların olduğunu unuturuz.

Hepimiz, çok farklı becerileriyle -güzel manzara resimleri yapan bir muhasebeci, cesur şiirler yazan bir kimya mühendisi, şarkı yazmaya heves duyan bir cerrah- bizi şaşkına çeviren insanlar tanımışızdır. Şaşırtıcı buluruz; çünkü insanları, işlerine göre kutularız. Kendimizi ve başkalarını mesleklerimiz doğrultusunda etiketlemek, bize cazip gelir; ama yaşamlarımızın tek bir yüzü, asla hikayenin tamamını anlatamaz.

Memnun olun. Çok memnun olun.

Yeni fark ettikleri bir yeteneklerini keşfetmek için kariyerlerinde köklü değişiklikler yapan insanları görmekten hoşlanırız. Bu, bizi şaşırtacak bir şey yapmak için gerekli potansiyele sahip olduğumuza inanmamızı sağlar.

Öyleyse, inanın. Sağ ya da sol beyninizin güçlü olduğunu düşünerek kendinizi belli bir zihinsel imajın içine hapseden, yine kendinizsiniz. Geri kalanlar, sınırsız yeteneklerinize inanıyor; öyleyse siz neden inanmıyorsunuz?

Kahramanım Leonardo Da Vinci, kimse ona ilk yıllarda muhasebeci damgası vurmadığı için şanslıydı. (Muhasebeci olmayı planlamıştı; ama ne yazık ki gayrimeşru bir çocuk olduğundan, bu meslek için uygun olmadığı düşünüldü.) Sanat, mühendislik, müzik, jeoloji ve önüne gelen her şey ile yüzeysel olarak ilgilenmesi, hepimiz için hayırlı oldu. Kendini asla belli bir kategoriye sokmadığından, pek çok konuya dalma özgürlüğüne sahipti.

Düşüncelerin nesnelere dönüştüğünü unutmayın. Yapamayacağınızı söylediğiniz şeyleri yapamazsınız. Bunun nedeni, ya kendinizi beceriksiz olduğunuza inandırmanız ya da denemek için kendinize fırsat tanımamanızdır. Kapılarınıza kör sürgüler takmışsınızdır!

Kendinizi özgür bırakın. Sol ve sağ arasındaki çizgiyi silin. Bütünü ve ima ettiği her şeyi görmeye çalışın. Etiketlerden kurtulun; derslere başlayın; yeniden alevlenen ilgi alanlarına yönelin; geçici yenilikleri deneyin.

Zihninizdeki odaları keşfedin ve olmak için doğduğunuz tam entegre insan olma yolunda ilerleyin

 

Yazar:  Maya Talisman Frost

https://ezinearticles.com/

ALINTIDIR